Kütüphaneleri Seviyorum Girişimi
Kütüphaneleri Seviyorum, 29 Mart 2009 tarihinde bir grup gönüllü kütüphaneci olarak kütüphaneleri sevdirmek ve kütüphane kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla başlattığımız bir girişim. Girişimimizi incelemek ve bize katılmak isterseniz internet sayfamız: http://www.kutuphaneleriseviyorum.org/
Ayrıca girişimimizin kütüphane konusuna dikkat çekmeyi hedefleyen bir de facebook grubu var. Bu bağlantıdan gruba katılarak da bize destek verebilirsiniz: http://bs-ba.facebook.com/group.php?gid=65477267010&ref=share
İşte bu blog da kütüphane ekseninde hazırlamaya çalışacağımız bültenimiz KütüphaneSever :) Keyifli Okumalar...
Bir Kütüphane...
Atatürk Kitaplığı - İstanbul
Adres: Mete cad. No:45 Taksim/İstanbul
Telefon: 0212 249 95 65-249 09 45
E-Posta: kutuphanemuzeler@ibb.gov.tr
Kütüphanenin açık olduğu gün ve saatler: Hafta içi 09:00 – 21:00 Cumartesi ve Pazar günü 09:00 – 17:30
Atatürk Kütüphanesi ilköğretimden üniversite öğrencisine, akademisyenlerden uluslararası araştırmacılara kadar çok geniş kitlelere hizmet vermekle birlikte ülkemizin en fonksiyonel "halk" kütüphaneleri arasındadır.
Üyelik şartları: 1 adet fotoğraf ve nüfus cüzdanı fotokopisi
Not: Üye olan okuyucular 15 gün süreyle kitap ödünç alıp evine götürebilir, kitap uygun olduğu takdirde 15 gün ek süre alabilir.
Tanıtım sayfası: http://www1.ibb.gov.tr/tr-tr/KulturVesanat/Kutuphaneler/
Katalog tarama: http://katalog.ibb.gov.tr/Yordam.htm...Bir Kitap
Tadı Damağımda: Bir Okur-Yazarın Kitap Okuma Serüvenleri / Nermi Uygur, Yapı Kredi Yayınları, 1995
Esmeray Karataş Ateş
Son günlerde Atatürk Kitaplığı'ndan ödünç aldığım "kitap okuma" üzerine yazılmış kitapları okuyorum. Bunlardan biri de Nermi Uygur'un bir okur yazarın okuma serüvenlerini anlattığı Tadı Damağımda isimli kitabı. Kitap tür olarak; şiir-roman-deyiş-öykü-anı-tarih-bilim-felsefe-gezi-güldürü-özgeçmiş-deneme ve daha başka şeyler diye tanımlanmış yazarı tarafından. Bu geniş perspektif bize bir kitabın ne kadar çok çeşitli konuda ve ne kadar çok çeşitli beğeniye sahip olsa da her insana ulaşabileceğine işaret ediyor. Bu yaklaşım bana Ranganathan'ın "Her kitabın bir okuyucusu, her okuyucunun bir kitabı vardır" ilkesini çağrıştırdı.
Kitap ve okuma kavramlarını derinlikli başlıklar altında kendine has felsefi bir sunumla ele alan yazar kitabın ilk sayfalarında kitapla ilgili şiirlere yer vermiş. Daha önce hiç okumadığım kitapla ilgili oldukça iyi şiirler bunlar. Yazarın Kitap isimli şiirini alıntılıyorum çünkü ben bu şiire bayıldım :) Bu kitabı, kitap, okuma, yazma konularına ilgi duyan herkese şiddetle tavsiye ediyorum. Kitabı bir kütüphaneden ödünç alıp okumak isterseniz aşağıdaki bağlantılardan size en yakın kütüphanenin çevrimiçi kataloğunu tarayabilirsiniz...
Halk Kütüphaneleri için: http://www.ekutuphane.org/liste.html
Üniversite Kütüphaneleri için: http://www.kutuphane.sakarya.edu.tr/index.php?pid=sanal&url=27
Kurum Kütüphaneleri için: http://www.kutuphane.sakarya.edu.tr/index.php?pid=sanal&url=28 Okul Kütüphaneleri için: http://www.kutuphane.sakarya.edu.tr/index.php?pid=sanal&url=26
Kitap
Bir kitapsa elindeki
Sen sen değilsin artık
Bir gerçeklik yaşamında
Yapayalnızsın
Birliktesin gelmiş gelecek insanlarla
Gözlerin kımıl kımıl
Dikkat kesilmişsin
Ağzın kapalıysa da ses ses içlerin
Sarıl öpüş
Atla coş
Danış dinle
Ufuktan ufuğa gez dolaş gücün yettiğince
Yüklen üzül çek hafifle
İşte gökler dağlar sular
Kuşlar balıklar
Ben'leri siz'leri onlar'ıyla insan dünyaları
Görünür görünmez düzenler
Sonsuz düzensizlikler kaplayan
İnsana özgü dünyalar
Sokaklar evler
Kentler ülkeler
Dizi dizi çıkarım
Kuşkuyla yola koyulursun güvenle döndüğün olur
Tedirgin mi gittin
Sarmal sarmal kuramlar tüy gibi kuramlar
İnce ince olaylar taş gibi olaylar
Türküler düşler
Uzaylarla öteleri
Zamanda ön açıklığı nereye dönsen
Sor yanıtlan
Karman çorman dingin durgun
Güzelliklerle aydınlan
Dehalarla kol kola gir
Yıkımdan kurtuluşa
Gizem
Acı
Sevgi
Söylence
Erdem erdemsizlik
Kaygı kavga can sıkıntısı
Kin akıl umut aptallık
İnanç duygu istek sevinç mutluluk
Sen sensin artık
Bir kitapsa elindeki
Nermi Uygur Hakkında: http://tr.wikipedia.org/wiki/Nermi_Uygur
Kısa Kısa Kütüphane
Şener Yelkenci - Sakarya İl Halk Kütüphanesi
Küçücek'te Kütüphane Ve Okuma Salonu Açıldı http://www.haberciniz.biz/haber/kucucekte-kutuphane-ve-okuma-salonu-acildi-656429.html
Ve Bir Gün Gazetenin Kütüphanesi Açılır http://www.birgun.net/sunday_index.php?news_code=1245588523&year=2009&month=06&day=21
Emniyet'in Kütüphanesi 'Kriz Merkezi' Yapılıyor http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11899230.asp?gid=233&srid=4079&oid=3&l=1
Yörük Ali'nin Kahvesine Kütüphane http://www.kenthaber.com/akdeniz/antalya/Haber/Genel/Normal/yoruk-alinin-kahvesine-kutuphane/97440a1d-d227-4258-9756-e294350e7887
El Yazması Eserlere Ulaşmak Artık Çok Kolay http://www.kenthaber.com/Haber/kitap/Dosya/haftanin-konugu/elyazmasi-eserlere-ulasmak-artik-cok-kolay/0c07d081-465c-480b-83f3-69fac44b9e34
İlköğretim Okulu Ögrencileri "Kütüphane Kulübü" Kurdular http://www.haberciniz.biz/haber/ilkogretim-okulu-ogrencileri-kutuphane-kulubu-kurdular-652235.html
Başkan Gitti Kütüphane Boşaltıldı http://www.canakkaleolay.com/haber_detay.asp?id=50058
Akıllı Çocuklara Kütüphane Desteği http://caglayanceritmollaoglu.blogspot.com/2009/06/akll-cocuklara-kutuphane-destegi.html
Çorum'daki Büyük Kıyımın Sorumluları Kim? http://www.odatv.com/index.php?id=16593
Bir Köşe Yazısı: Kütüphane Kültürü / Yasemin Çongar - Milliyet
Kökeni 5 bin yıl öncesine uzanan kütüphaneler, bir toplumsal sağlık ölçütü sayabileceğimiz okur-yazarlık pratiğinin değişmez köşe taşlarından biri
Kütüphaneler, benim için soyut bir fikir olmaktan çıkıp ikinci ev halini aldıklarında 16 yaşındaydım. Ya da şöyle söyleyeyim: Kütüphanenin sadece evimizde kitapların bulunduğu oda anlamına gelmediğini, gidip gün boyu kapanıp okuyabileceğim, kitap ödünç alabileceğim, kim, neyi, ne zaman yazmış tarayabileceğim, gazete, fotoğraf, film arşivlerinde gezinebileceğim; bir bakıma, ev dışında yaşayabileceğim bir yer olduğunu keşfetmem için lise sona geçmem gerekti. O yıl, bursla Minneapolis'e geldim. ABD'nin kuzey eyaletlerinden Minnesota'nın, gölleri (yedi adet), tiyatrosu (Guthrie) ve sanat merkeziyle (Walker) ünlü bu büyük şehrine gönderildiğim için şanslıydım. Burs formlarını doldururken, beni, kafamdaki klişeden farklı bir Amerika'ya göndersinler diye uğraşmıştım adeta. "Edebiyata meraklı bir aile olsun... Büyük şehirde yaşasınlar... Konsere, tiyatroya gitsinler..." Kafamdaki Amerikalı nedense bunları yapmazdı; Amerikan futbolu ve bowling oynar, televizyon seyreder, mangalda hamburger pişirirdi. Ben aklımca, "atipik" Amerikalıların peşindeydim.
"Kitapları geri veririz"
Minneapolis'teki üç katlı, Tudor taklidi evin kapısından ilk girdiğimde muradıma erdiğimi düşündüm. Baş köşede piyano, sağda solda kemanlar, örtüsüz ahşap yüzeyler ve beyaz duvarlarda izlenimci resimler... "Televizyonumuz yok" dedi Lloyd (burs babası rolündeki kimya profesörü). "Pazarları kiliseye gideriz, gelmek zorunda değilsin" dedi Carol (burs annesi rolündeki edebiyat hocası). Başlangıç iyiydi ama katları gezip her odaya burnumu şöyle bir soktuktan sonra dayanamadım: "Kütüphaneniz nerede?" "Kütüphanemiz yok" dedi Lloyd. "Kitaplık nerede?" "Kitaplığımız da yok" dedi Carol. "Okuduğunuz kitapları ne yapıyorsunuz?" "Kütüphaneye geri veriyoruz" dedi Lloyd ve Carol aynı anda, kahkahayla.
Kalabalıkta bir başına
Kütüphane kültüründen yoksunluğumu ele veren siftahtan sonra, Lloyd ve Carol'ın yanında, keyifli bir yıl geçirdim. Evi seviyordum ama ders çıkışı ya da son dersi kırarak ya da okulu tümden asarak ya da hafta sonları ya da akşam yemeğinden sonra canımı attığım Minneapolis Halk Kütüphanesi'ni daha çok seviyordum. Bir ayağım kütüphanede yaşamayı, daha sonra farklı şehirlerde, özellikle de böyle bir hayata daha fazla imkan veren dış şehirlerde sürdürdüm. Bazan diğer kütüphane müdavimlerini fark ettim, izledim. Kütüphanelerde hem kalabalığın bir parçası hem de bir başına olmanın eşzamanlı keyfini çıkarttım.Londra'dayken, kaybolmanın en iyi yolu, 150 milyondan fazla kaynak barındıran British Library'de, Magna Carta ve Da Vinci'nin not defteri ile aynı çatı altında olduğumu bilerek okumaktı. Sonraki yıllarda, Manhattan'daki, kapısı aslanlı New York Halk Kütüphanesi'nin kokusunu tanıdım. Washington'da, yıllardır atladığım haberlerin çoğunu, 29 milyondan fazlası kitap olmak üzere toplam 130 milyon kaynağa sahip, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'nin aslı ile birlikte Jefferson'ın kaleme aldığı taslağını da barındıran Kongre Kütüphanesi'nde eşelenirken atladım.
Çok okuyan şehirler
Bana şimdi kütüphaneleri düşündürten, Central Connecticut Eyalet Üniversitesi'nin (CCSU) yayımladığı araştırma sonuçları. Okumayı bir "toplumsal sağlık ölçütü" sayan CCSU, ABD'nin 70 büyük şehrini ne kadar okuduklarına göre sıraya dizdi. En çok okuyan Amerikan şehri Seattle. İkinci sırada, Minneapolis (!) var. Üçüncülüğü, Atlanta ile Washington (!!) paylaşıyor. San Francisco 9'uncu, Chicago 39'uncu, New York 42'nci, Los Angeles 57'nci sırada.CCSU bu sonuçlara, büyük şehirleri, okur-yazarlık pratiğini ölçen altı kritere tabi tutarak ulaşmış. Bunlar, gazetelerin tirajı, kitapçıların sayısı, kütüphane kaynaklarının kullanımı, şehirdeki süreli yayınlar, nüfusun eğitim düzeyi ve internet kaynakları. Her biri alt kriterlere ayrılan bu başlıklar, okur olmanın 21'inci yüzyıl başındaki çerçevesini de çiziyor. Bir yandan artık internet, kütüphaneleri, kitapçıları, giderek kitapların kendisini ve tabii, gazeteleri, dergileri elektronik ortamda evimize taşıyor. Bir yandan, sundukları ortamla giderek birer kıraathaneye dönüşen kitapçılarda saatlerce kitap karıştırmak mümkün ve zevkli. Bir yandan da, 5 bin yıl önce, Mezopotamya'da kil tabletleri toplayanların başlattığı kütüphaneler, okur-yazarlık pratiğinin köşetaşlarından biri hâlâ. Çok okuyan Amerikan şehirlerindeki 100 binlerce kişinin cüzdanında, ehliyet ve kredi kartı gibi, kütüphane kartı da mutlaka var.Bazısı Lloyd ve Carol gibi, kitapla ilişkisi ödünç alıp vererek süren okurlar. Bazısı benim gibi, sahip olma tutkunu; evindeki kütüphanede kendi okurluk tarihini, başka kütüphanelerde de, bütün bir entelektüel üretim tarihini hissetmeyi sevenler... Yolunuzun, kütüphaneye daha çok düşeceği bir yıl dilerim.
Alıntı: http://www.milliyet.com.tr/2006/12/24/pazar/yazcongar.html
Türk Sinemasında Kütüphane Merkezli Bir Film Vizontele Tuuba
Ümit Özdemir - Işık Üniversitesi Kütüphanesi
Kütüphanesi bile olmayan bir köye kütüphane müdürü olarak atanan (Tarık Akan)ve köyün delisi Deli Emin (Yılmaz Erdoğan) ve köyün belediye başkanı (Altan Erkekli) köye bir kütüphane kurmak için kolları sıvarlar, fakat önlerinde muhtelif engeller vardır. Kütüphaneye ve okumaya duyulan genel ilgisizlik, elverişsiz binalar ve rakip partinin bu girişimi engellemelere çabalarıyla eğlenceli bir biçimde ilerleyen film, dönemin politik atmosferini de başarıyla yansıtır. Sonunda bu üçlünün girişimleriyle köye bir kütüphane binası kazandırılır, ancak bu kez içine koyacak kitap bulmak gibi bir sorun vardır. Muhtelif yazışmalar ve yardım istekleri sonunda karşılığını bulur ve Milliyet Gazetesi’nin düzenlediği bir kampanya ile köy kütüphanesine çok sayıda kitap bağışlanır.
Bütün bunlar olurken Türkiye hızla 12 Eylül darbesine doğru gitmektedir. Politik atmosferin gerginliği, TV’den yansıtılır ve sonunda “beklenen” darbe gerçekleşir. Bütün darbelerde olduğu gibi 12 Eylül’de ilk darbeyi kültür kurumlarına, kütüphaneye indirir. Deli Emin (Yılmaz Erdoğan) kütüphaneye gelip kitapları yerde oraya buraya saçılmış gördüğü sahne hayli trajiktir. Filmde kütüphaneci rolüyle öne çıkan Tarık Akan hayli olumlu bir karakter olarak yansıtılır. Rejimin sillesini yemiş bir demokrat aydın olarak köyde bir kütüphane kurmanın önemini anlatmaya çalışır. O kadar ki filmin gösterildiği yıl düzenlenen Kütüphane Haftası’nın afişinde de filmden bir sahne kullanılır. İzlemediyseniz bu filmi tavsiye ederiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder