15 Ekim 2009 Perşembe

KütüphaneSever Bülten Sayı 11


Kütüphaneleri Seviyorum Girişimi Kitap Kulübü Kurdu:)


Popüler ve çok satan kitap kültürünün her geçen gün daha da yaygınlaşması değerli klasik yazarların günden güne tozlu raflarda unutulmasına sebep olmakta ve genelde benzer kitaplar okuyan, herkesin okuduğunu okumaya meyilli ancak kendi kitap kültürünü(zevkini) değişik yazarlar deneyerek oluşturma fırsatı yakalayamamış gençlerimizin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.

İşte bu yüzden ülkemizin çok değerli klasik yazarlarını okumak ve tartışmak için Kütüphaneleri Seviyorum Kitap kulübü kurulmuştur.Kulübümüzde, klasik Türk yazarlarından yine kulüp üyeleri ile beraber araştırıp seçtiğimiz toplam altı kitabı, altı ayda okuyacak ve her ayın son Cumartesi günü bir araya gelip o ay okuduğumuz kitabı tartışacağız.

Dostluğumuzu pekiştirecek, yeni arkadaşlıklar kuracak, İstanbul’da yeni mekanlar tanıyacak ve klasik Türk yazarlarının gözünden kendi ülkemizin kahramanlarını keşfedeceğiz. Kendi insanımıza, kendi kültürümüze kısacası kendimize dönüp bakma fırsatı bulacağız.

Kulübümüzde çok fazla entelektüel olma kaygımız yok, çok bilen ya da az bilen yok hiçbirimiz edebiyat eleştirmeni değiliz bizler sade vatandaşlarız. Bir kitabı okurken sevdiklerimiz sevmediklerimizle dürüstçe tartışacağız. Sevmediğimiz ama herkesin sevdiği bir kitabı beğenmek zorunda değiliz, herkes okuyor diye bir kitabı okumak zorunda değiliz, bizler kişisel okuma kültürünün bir kitabı çok satıyor ya da satmıyor diye ayırmakla oluşturulamayacağının bilincindeyiz. Neysek ne düşündüysek ne hissettiysek sadece onlar olacak ve bunu yaşarken öğreneceğiz.

Her ayın sonunda yapacağımız buluşmalarda okuduğumuz kitabı tartışmayı bitirdikten sonra gelecek ay ne okuyacağımıza hep beraber karar vereceğiz.

Kulübümüze katılmanın tek bir şartı var:) Okuyacağımız kitapları bir kütüphaneden ödünç almak… Böylece hem kitapları ücretsiz sağlamış hem de en az bir kütüphane kartına sahip olmuş olacağız… Bir kütüphane kartına sahip olmamız ise bize kütüphanelerimizi değerlendirme ve kullanıcı haklarımızı öğrenme fırsatı verecektir.


İşte okuyacağımız kitaplar:

Zeliş / Necati Cumalı

Kalp ağrısı/ Halide Edip Adıvar

Hüküm gecesi/ Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Yeşil gece / Reşat Nuri Güntekin

Dört yapraklı yonca / Refik Halid Karay

Kanlı topraklar / Orhan Kemal


NOT: Kitap Kulübümüze katılmak ve gelişmeleri takip etmek isterseniz Facebook'taki Kütüphaneleri Seviyorum grubumuzun etkinlik sayfasına bakabilirsiniz...






Bir Kütüphane...


Keşan İlçe Halk Kütüphanesi - Edirne


Adres: Yeni Cami Mahallesi İstiklal Caddesi No:65 Keşan - EDİRNE

Telefon : 0 ( 284 ) 714 59 96

Web Sayfası: http://www.kesankutuphanesi.gov.tr/

Katalog Tarama: http://88.255.50.85/web/catalog/search.php


Kütüphane ilk olarak 06.06.1963 tarihinde Halk Evleri Koruma ve Yaşatma Derneğince Halkevi binasında Kent Kitaplığı adıyla faaliyete geçirilmiştir. Bu kitaplık Belediye`nin temin ettiği ve Halkevinin kitaplarıyla birlikte 2421 adet kitapla hizmete başlamıştır.

Halkevinin dağılmasıyla binayı satın alan Keşan Ticaret Borsası İdare heyeti binayı 10 yıllığına ücretsiz olarak Kent Kitaplığına tahsis etmiştir.

Kent Kitaplığı 01.03.1969 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığınca memur verilmesiyle Kütüphane sıfatı kazanarak Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır.

1973 yılında Keşan İlçe Halk Kütüphanesi adıyla Kültür Bakanlığına devredilmiştir.
Borsanın vermiş olduğu binanın 10 yıllık süresi dolduğundan Kaymakamlık onayı ile kütüphane eski Kız Meslek Lisesine taşınmıştır. Aynı yıl Kütüphaneye Çocuk Bölümü öğretmeninin atanmasıyla Kütüphanede çocuk bölümü açılmıştır.

1976 yılında Kütüphane Milli Eğitim Bakanlığına ait olan bu binanın Ticaret Lisesi yapılmasına karar verilmesiyle aynı binaya ekli derme çatma küçük bir yere taşınmıştır. Binanın hizmete elverişsiz olması nedeniyle hizmet vermekten ziyade kitapların korunması yoluna gidilmiştir.

1978 yılında Ticaret Lisesinin binayı boşaltmasıyla kütüphane tekrar eski Kız Meslek Lisesi binasına taşınmıştır. Kütüphanede Halk Bölümü, Ödünç Kitap Verme Servisi ve Çocuk Bölümünden oluşan yeni bir düzenleme yapılmıştır.

1980 yılında Milli Eğitim Bakanlığı bu binayı Öğretmenevi yapmaya karar verir. Bu defa Kütüphane Kaymakamlığın şifai emri ile Öğretmenler Yardımlaşma Derneğine ait İnönü Caddesindeki binasına taşınmıştır.1995 yılında da burasının Emekli Öğretmenlere verilmesiyle aynı yılın Ekim ayında Kütüphane Kaymakamlık onayı ile Özel İdare İş hanına taşınmıştır.

Kütüphane 2005 yılı Nisan ayına kadar Özel İdare İş Hanının 3. katında Keşan halkına hizmet vermiş, 17 Nisan 2005 tarihinde mülkiyeti Kültür ve Turizm Bakanlığına ait olan yeni binasına taşınmıştır. Bu tarihten itibaren yeni binasında okuyucuya hizmet vermektedir.


Keşan İlçe Halk Kütüphanesi'nin 2008 yılı istatistikleri

Ödünç alınan Kitap Sayısı: 12.553

Üye Sayısı: 1.412

Kitap Sayısı: 24.689

Yıl içinde giren kitap sayısı: 1.730

Okuyucu Sayısı: 46.245






... Bir Kitap



Sessiz Serinliklerde Bilgi Ya Da Kütüphane Üstüne / Hasan S. Keseroğlu – Karikatürler: İhsan Toy, Mavibulut, 2004.



…Kütüphaneler sadece kitapların ya da bilgi taşıyan belgelerin depolanıp, düzenlenip hizmete sunuldukları yerler değildir. Pek çok yazar, sanatçı, bilimcinin anılarını okudukta; kütüphanelerin onların yaşamındaki özel yerini görmezden gelemeyiz. Proust’u, Manguel’i, Rilke’yi, Nermi Uygur’u Salah Birsel’i, Melih Cevdet Anday’ı ve pek çok ama pek çok kişinin kütüphanelerle olan ilişkisini, kütüphanelere ilişkin anılarını, yazın boğucu sıcağında sessiz serinlik kaynatan ortamdaki anılarını atlayamayız. Neredeyse özverili bir ana, bir baba gibi emek verir gelene, onu büyütür, olgunlaştırır…

Yaşamın niteliği, kişinin kendini gerçekten özgür, bağımsız duyması, kendine karşı güvenini, saygısını, sevgisini, yitirmemesine bağlanabilir. Kütüphaneler de bu yandan bakıldıkta çok açılı ve çok çeşitli görüşler sunan tek kurumdur. Kişinin kendini sevmesi için, kendine güvenmesi için, ilkin kendine saygı duyması için, başkaları değil kendisi için yaşamayı öğrenmesi için…ne bileyim daha bir sürü “insanın insan olması” için uygun ortamlar oluşturup, iyi bir eğitmen, iyi bir yol gösterici görevi üstlenir.(s.53)


Keyifli Okumalar,


Not: Bu kitabı bir kütüphaneden ödünç alıp okumak isterseniz aşağıdaki bağlantılardan size en yakın kütüphanenin çevrimiçi kataloğunu tarayabilirsiniz...


Halk Kütüphaneleri için: http://www.ekutuphane.org/liste.html

Üniversite Kütüphaneleri için: http://www.kutuphane.sakarya.edu.tr/index.php?pid=sanal&url=27

Kurum Kütüphaneleri için: http://www.kutuphane.sakarya.edu.tr/index.php?pid=sanal&url=28
Okul Kütüphaneleri için: http://www.kutuphane.sakarya.edu.tr/index.php?pid=sanal&url=26






Bir Yazı...


Bilgisayar ve test sistemi, kitap okumayı unutturuyor !

Bilgisayar kullanımının yaygunlaşmasıyla birlikte öğrencilerin kitap okumaktan uzaklaştığı belirtiliyor. Okullardaki klasik eğitim yerine test sistemine geçilmesi de öğrencilerin edebiyat eserlerine ilgisini azaltıyor.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof Dr. Mustafa Özbalcı, okuyarak öğrenme, öğrendiğini yorumlama döneminin kapandığını ifade ediyor. Prof. Dr. Özbalcı, bu sistemle kaliteli ve bilgili bir nesil yetişmesinin mümkün olmadığını söylüyor. Özellikle test tekniğinin öğrencilere sadece doğru cevabı bulma becerisi kazandırdığına dikkat çeken Prof. Dr. Özbalcı, öğrencilerin öğrenmeden mezun olduklarını savunuyor.

Türk eğitim sisteminin ilk öğretimden başlayarak sınav odaklı bir hale dönüşmesiyle kitap okumanın unutulduğunu dile getiren Özbalcı, edebiyat eserlerinin öksüz kaldığı yorumunu yapan Prof. Dr. Mustafa Özbalcı, şunları söylüyor:''Bilgisayar öğrencileri kitap okumaktan uzaklaştırdı. Eğitime test tekniği gelince de kitap okumak unutuldu. Çocuklar fotokopi çektirip onu okuyor. Artık kimse kitap okumuyor. Test tekniği, çok zararlı oldu. Çocuk, test çöze çöze doğru seçeneği bulmayı öğreniyor. Bunun için okumak, öğrenmek, bilmek, düşünmek, tartışmak ihtiyacını duymuyor."

Okumadan, düşünmeden, tartışmadan bilgi ve kültür sahibi olunamayacağını ifade eden Özbalcı, liselerde klasik sınav sistemine geçilmesini istiyor. Eğitim sisteminin ezbere dayandığına dikkat çeken Özbalcı, "Çocuğa sorular sorulmalı, çocuklar soruları kendi kalemiyle yazmalı ve cevaplandırmalı. Öğretmenler bu kağıtları okumalı. Eğitim sistemimiz ezbere dayanıyor. Çocukları imtihan etmek lazım. Çocuk liseyi bitirip üniversiteyi kazanıyor ama doğru dürüst ana dilini konuşmayı öğrenmeden geliyor. Şuan üniversitelerde ana dilini doğru kullanan öğrenci sayısı çok az." diyor.


Öğretmenler özel yetiştirilmeli

Öğretmenliğin doktorluk, askerlik, polislik gibi özel meslekler arasında olduğunu söyleyen Özbalcı, öğretmenlerin mesleğe başlangıcından emekli oluncaya kadar özel eğitimden geçirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Samsun Yazarlar Derneği (Say-Der) Başkanı Ahmet Seven ise öğrencilerin kitaplara yozlaştığını iddia ediyor. Seven, öğrencilerin kitaplara ilgisizliğini şöyle yorumluyor: "Kitap okuma oranında da ciddi düşüşler vardır. Bilgisayar ve pratik öğrenme teknikleri, düşünceyi de olumsuz etkilemekte, olaylar üzerinde muhakeme yapabilme yeteneğini de körleştirmektedir. Bu iki alet çocukları yavaş yavaş robotlaştırırken değişken halleriyle taklitçiliğe sürüklemektedir. Bütün bunları bir araya getirdiğimizde geleceğimiz adına kaygılı olduğumuzu söyleyebiliriz. Aileler uzmanlarla birlikte en kısa zamanda bu konulara acil çözüm getirmelidirler."Alıntı: http://www.memurlar.net/haber/151044/







...Bir Paylaşım

Bir Kütüphaneci Öğrencilerine Kütüphane Fotoğraf Sergisini gezdirdi ve izlenimlerini KütüphaneSever'de Paylaştı...

Nilüfer TANRIVERDİ - FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi Kütüphanesi

Ahmet Ertuğ’un, Galeri Işık Teşvikiye’de sergilenmekte olan “Bilgelik Mabetleri: Kütüphaneler” isimli sergisi kütüphane gönüllüsü ve fotoğraf çekmeyi seven öğrenciler ile birlikte 2 Ekim tarihinde ziyaret ettik. Dünya üzerinde bulunan, tarihi ve kültürel özellikleri açısından oldukça görkemli olan bu kütüphane fotoğraflarını öğrencilerimiz Ahmet Ertuğ’dan dinleme fırsatını yakalamışken sorular sordular.

Bu serginin değerlendirmesini öğrencilerle birlikte yaptığımda ise en çok dikkatlerini çeken ve sordukları iki şey oldu. Biri, neden pek çoğu manastır kütüphanesi? Diğer soru ise süslemelerinde ne anlatılmak istenmiş? İdi. Aslında haklıydılar da çünkü büyük bir kısmında pek de alışık olmadığımız belirgin bir tarihi hava ve gösteriş vardı.

Sergilenen kütüphanelerde en belirgin olan şey, tavan süslemeleri idi ve pek çoğunda da 16.yy. ve 18.yy.da belirgin bir şekilde kullanılan Barok sanatının yansımaları görülmekteydi. Mitoloji ve Tanrı temalı bu tavan süslemelerinde dönemin bütün ihtişamını, süs ve şaşâsını âdete sergiyi gezerken yaşıyorsunuz.

Bu müthiş sergide öyle bir büyü yakalıyorsunuz ki sanki fotoğrafların içine sızıp o kütüphaneyi geziyorsunuz. Ciltli olan kitaplara sanki dokunuyor ve o kokuyu adeta içinize çekiyorsunuz.

Bu gezi pek çoğumuzun görmek istediği fakat görme fırsatını bir türlü bulamadığı kütüphaneleri bizim de gezmemizi sağlamış müthiş bir sergiydi. Sergiyi gezememiş olanların en azında yayınlanan kitabını inceleme fırsatı bulması dileğiyle.



Bir Paylaşım Daha...

Bir KütüphaneSever kitap okuma teması ile çektiği fotoğrafı ve yaşadığı deneyimin yazısını web sayfamızda paylaştı...


Kenan Ören - Amerikan Hastanesi


Bu fotoğrafı çektiğim anı anımsıyorum..Tavanı camlı, elli yıllık bir Sovyet otobüsünde gökyüzünü seyrederek gidiyordum..Otobüs durağa yanaştı..Durak dediğim de, bir taş parçasından ibaretti..Kafamı çevirdim, ihtiyarı gördüm..İnmeyi düşündüm, buna değip değmeyeceğini düşündüm..Fotoğraf çekmeyi düşündüm..Otobüs hareket etmeye başlamıştı, şimdi inmeye çalışırsam insanların hakkımda neler düşüneceğini düşündüm..Öyle çok düşündüm ki..Sonra "Kazakistan'dayım, belki hayatımda bir daha hiç böyle bir şansım olmayacak, burada inmediğim için pişman olacağım" diye düşündüm..Şoföre seslendim "Ağay, meni tüsürüğe bola ma?" Otobüs durdu, indim..İhtiyarın hiç dikkatini dağıtmamıştı olan biten..Varı yoğu elindeki kitabıydı..Paslı bir demirin üstüne oturmuş, elindeki her ne ise onu okuyordu..Zenit'imi çıkardım, ışığı ölçtüm, parmaklarım objektife gitti, netledim..Enine mi kadrajlasam, boyuna mı diye düşündüm..Sonra, aklıma her ne geldiyse, böyle dikine çekiverdim..Bir tek kare..Doğrulup adamı birkaç saniye izledim..Sonra, sanki beni bekleyenler varmış gibi arkamı dönüp yoluma devam ettim..Kazakistan'da en boktan manzaralar, taştan heykeller için onlarca makara film harcayıp bu ihtiyarı bir kare daha çekmeyişime hala yanıyorum..Hala sorarım kendime "Neden birkaç kare daha çekmedim? Neden gidip ihtiyarla konuşmadım?" diye..Bu fotoğrafı senelerdir cüzdanımda taşıyorum..Kimliğimin yanında durur..Ne zaman görsem, en azından birkaç saniye düşüncelere dalarım...





... Bir Film


Zaman Yolcusunun Karısı

IMDB Puanı: 7.3/10
Yapım: 2009 ~ ABD
Tür: Bilim Kurgu, Dram, Romantik
Yönetmen: Robert Schwentke
Senaryo: Bruce Joel Rubin
Senaryo (Kitap): Audrey Niffenegger
Yapımcı: Brad Pitt, Michele Weiss, Justis Greene, Dede Gardner, Brad Grey, Nick Wechsler
Görüntü Yönetmeni: Florian Ballhaus
Müzik: Mychael Danna
Dağıtım: Warner Bros
Filmin Websitesi: http://www.thetimetravelerswifemovie.com/
Süre: 1 saat 47 dk


Audrey Niffenegger ‘in 2003 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan The Time Traveler’s Wife adlı film, Chicago’da kütüphaneci olan Henry DeTamble ‘ın (Eric Bana ) sahip olduğu genetik bir bozukluk neticesinde istem dışı olarak zamanda yolculuk etmesini ve Clare Abshire (Rachel McAdams ) adındaki bir ressama aşık olmasını anlatıyor. Fantastik bir aşk hikayesini konu alan filmde Henry ve Clare ‘in her şeye rağmen ilişkilerini ayakta tutma çabalarına şahit oluyoruz. Alıntı: http://www.sinemalar.com/film/23469/Zaman-Yolcusunun-Karisi/